Ukrayna Rusya krizi küresel ağırlık merkezi olma özelliğini korumaya devam etse de özgül ağırlığı ilk günler ile kıyaslanamayacak kadar geriliyor. ABD ve AB içinde ağır da olsa ciddi fikir ayrılıkları baş göstermeye başladı. Bu durum medya için de geçerli. Diğer yandan Kuzey Kore’nin üstü üste yaptığı balistik füze denemeleri ve nükleer test hazırlığı içinde bulunması;geçen hafta Amerikan savaş uçaklarının Güney Kore hava sahasında toplu uçuş yapması; Tayvan hava sahasına çok sayıda Çin savaş uçağının girişi; Japonya ve Güney Kore’nin deniz tatbikatı başlatması ve en önemlisi 29 Haziran-4 Ağustos tarihleri arasında 24 ABD yanlısı ülkenin, Çin’e karşı neredeyse dünyanın en büyük ortak deniz tatbikatı olan RIMPAC Tatbikatına hazırlanması gibi gelişmeler Batı Pasifik cephesini küresel jeopolitiğin yeni odak noktası yaptı.
Batı Pasifik’te Sular Isınıyor. Yaklaşık bir yıl önce Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 100. yıldönümünde yaptığı konuşmada Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Çin’in Tayvan ile yeniden birleşmesini sağlamak ve bağımsızlık çabalarını bozmalarının ‘’tarihi bir misyon’’ olduğunu belirtmişti. Bu konuşmadan sonra ABD ve Japonya’nın Tayvan’a Çin’in askeri müdahalesi olduğu takdirde Taipei Hükümetine yardım edeceklerini deklare etmeleri 21. Yüzyıl jeopolitik dinamiklerini alevlendirmişti. Ancak ABD Tayvan’a doğrudan askeri müdahale konusunda bugüne kadar net bir açıklamada bulunmadı. Bu ay içinde Biden’ın Çin, Tayvan’a saldırırsa askeri olarak müdahale edeceklerini açıklaması üzerine ABD yönetimi bu açıklamaya açıklık getirerek Tayvan üzerinde Çin’in egemenliğini tanıdıklarını ve Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemediklerini açıkladı. Bu açıklamalar tipik Amerikan politikası yaklaşımı. Bir taraftan Tayvan’a silah satışı ve siyasi destek diğer yandan Çin’i kızdırmamak için Tek Çinpolitikasına destek açıklamaları devam edecek gibi görünüyor. Bu kapsamda ABD ve Çin Savunma Bakanları 10 Haziran 2022 tarihinde Singapur’da buluştu. Bu görüşmede Çin Savunma Bakanı Wei, ABD Savunma Bakanı Emekli Orgeneral Austin’e “Herhangi biri Tayvan’ı Çin’den ayırmaya cüret ederse, Çin ordusu, bedeli ne olursa olsun bir savaş başlatmaktan kesinlikle çekinmeyecektir” dediğini açıkladı. Bu toplantı serisine Ukrayna’nın da davet edildiğini hatırlatalım.
Ancak nereye kadar? Çin Savunma Bakanının geçen hafta yaşanan tırmandırıcı sürece rağmen görüşmenin başlangıcında böyle bir açıklama yapmasının temel nedeninin arkasına ABD ve AB’yi alan ve ağır yaptırımlara maruz kalan Rusya’nın her şeye rağmen Ukrayna karşısında sağladığı ciddi jeopolitik kazanımları görüyor olmasıdır. Bunlar arasında Azak Denizi’nin tam kontrolü, Kırım Yarımadasının jeostratejik emniyetinin sağlanması, DonbasSanayi Bölgesinin ele geçirilmiş olması; Ukrayna ordusundaki Nazi birliklerinin etkisizleştirilmesi, Polonya sınırından silah ve lejyoner geçişlerinin önemli ölçüde önlenmesi gösterilebilir. Kaldı ki Tayvan bir ada.
Pasifik Savaşı Küresel Deprem Yaratır. Gerçekte ABD, Rusya Ukrayna krizinin yarattığı ekonomik, sosyal ve finansal kriz konjonktüründe büyük güçler arasında yeni bir Pasifik krizinin yüksek eşikte ortaya çıkmasının küresel istikrara büyük zarar vereceğinin hem ABD hem de Çin farkında. ABD, Hint Pasifik arenada sürekli kriz ve kışkırtma çıkararak hatta NATO’yu bu alana genişletme tehdidinde bulunarak Çin’i meşgul etmeye, enerjisini harcatmaya çalışıyor. Çin ise jeopolitik kayıplara uğramadan ekonomik istikrarını ve büyümesini devam ettirmek istiyor. Bu konuda en büyük desteğin Kuzey Kore’den geldiğini söyleyebilirim. ABD ne zaman Pasifik’te Çin aleyhinde hamlede bulunsa Kuzey Kore’den bir hamle geliyor. ABD ise ekonomik olarak son zamanların en zor dönemini yaşıyor. Hayat pahalılığı ve işsizlik artıyor. (Benzinin galonu bugün 5 dolar oldu.) Kişisel silah kontrolüraydan çıkmış durumda. Küreselleşen ve Çin’den ithalata bağımlı tüketim ekonomisine bağlıABD’nin Çin ile Rusya benzeri topyekûn bir ekonomik yaptırım ve cezalandırma sürecine girmesine şartlar izin vermiyor.
Kaçınılmaz Hesaplaşmaya Doğru Ancak her şeye rağmen ABD, İngiltere ve kuyruğundaki Atlantikçi cephe istese de istemese Çin ile mutlaka küresel düzen için hesaplaşma sürecine girecek. Zira jeopolitik kanunlar bugüne kadar aksini göstermedi. Bu yazımda Pasifik’teki nihai hesaplaşmanın değerlendirmesini yapacağım. Öncelikle tekrar edeyim ki bu hesaplaşma denizde olacak. Denizi kontrol eden karadaki olayları şekillendirecek. Çin’e karşı Tayvan veya deniz yetki alanı kaynaklı bir savaşta, ABD ve müttefiklerinin iki amacı olacaktır: Birincisi Çin’in siyasi ve askeri hedeflerine erişmesini engellemek; ikincisi çatışmanın nükleer aşamaya tırmanmasını önlemektir.
Ağırlık Merkezi Tayvan. Bu çerçevede Tayvan Adası ile Güney Çin Denizindeki yetki alanları fiziki askeri hedefler olarak öncelikle karşımıza çıkıyor. Çin, ekonomik denge ve düzenini bozmadan bu alanlardaki siyasi, askeri ve siyasi etkisini artırmayı hedefliyor. Bu çerçevede Çin Komünist Partisi, Tayvan ile yeniden birleşme konusundaki ilgisini giderek daha fazla dile getirirken, Çin Donanması ve Hava Kuvvetleri, Tayvan Boğazı’nda iddialı eylemler gerçekleştirmeye devam ediyor. Bugün Çin Donanması, ABD Donanması üzerinde sayısal üstünlüğünü korumaktadır. ABD’de değişik kurumlarda icra edilen harp oyunlarında yüksek yoğunluklu çatışmaların başlamasından sonra ABD kuvvetlerinin nitelik avantajlarını kaybedebileceğini öne sürülüyor.
Tayvan İstilası Önlenemez. Kısaca, başta Japonya olmak üzere müttefikleri olsa dahi,Amerikan deniz gücünün Çin’in Tayvan’ı müşterek amfibi bir harekât ile işgaline yetmiyor. Çin’in aşağıdaki haritada gösterilen Birinci Adalar Zinciri içinde bulunan ve ana karasından 100 mil açıkta bulunan Tayvan adasına deniz ve hava üzerinden güç intikal ettirmesinin önlenmesi imkansıza yakın. Bu ancak çok yoğun deniz ve hava gücü konsantrasyonu ile geciktirilebilir. Çin çok büyük kayıplar verebilir ancak ana karaya yakınlık faktörü göz önüne alındığında kıtanın yakınındaki adaya hakimiyetini önleyemez. Eğer Çin bu denemeyi 30 yıl önce yapmaya kalkışsaydı başarı şansının az olduğunu söyleyebilirdim. Bugün Çin deniz, hava, uzay, stratejik darbe ve siber savaş yetenek ve olanakları bu yaklaşıma izin vermektedir. ABD’nin askeri yetenek analizi kendi stratejistlerinin de itiraf ettiği gibi parlak değil. Amerikalı stratejistler Çin’in silahlı kuvvetlerinin ezici sayısal üstünlüğü göz önüne alındığında Tayvan’ı işgal edebileceğini kabul ediyor. Bu stratejistler iki ayrı harekât tarzı öneriyor.
Tayvan’da Gerilla Harbi. Birincisi işgali öngörüp, Tayvan’da Çin güçlerine karşı bir gerilla harbi ile direnişi öneriyor. Ben bu seçeneğin bir ada devletinde dışa bağımlılık nedeniyle başarılı olacağına inanmıyorum. Zira Tayvan başta yakıt olmak üzere hayati ham maddeler ve gıda ithal etmeli. Bu da Çin ablukası nedeniyle mümkün olmaz. Diğeri Ukrayna örneğinde Polonya üzerinden olduğu gibi sürekli silah tedariki. Bu da bir ada devletinde hava ve deniz ablukası nedeniyle mümkün olmaz. Amerikalı stratejistlerin önerisine göre gerilla harbineAmerikan Deniz Piyadeleri Özel Kuvvetlerinin yardım etmesi öneriliyor. Amerikan Deniz Piyade Kuvvetleri Komutanı General Berger’in değerlendirmesine göre ‘’Amerikan Deniz Piyadeleri, Tayvan’da beklenmedik bir durumda kendilerini doğrudan Taipei’ninsavunmasına dahil ederek “911 kuvveti” olarak yanıt verecek şekilde benzersiz bir duruşa sahip olacaklardır.’’ Amerikalı Amiral ve generaller büyük laf etmeyi her zaman çok severler. Ancak hayatın gerçekleri böyle değil. Bu plancılara göre Çin Tayvan’ı işgal eder, halkı başarılı bir şekilde boyun eğdirebilir ve Hong Kong’da olduğu gibi asimile edebilirse “kazanır”. Amerikalı stratejistler ‘’ABD Deniz Piyadeleri, Tayvan direniş güçlerine yardım etmek için Tayvan veri merkezlerini ve verileri Çin’e iletmek için kullanılan kanalları fiziksel veya siber saldırılarla yok etmeye yardım etmelidir.’’ Diyorlar. Tayvan işgalinde, Çin muhtemelen nüfusu kontrol etmek için mevcut gözetim ağlarını kullanmaya çalışacak. Bu altyapıyı devre dışı bırakmak bir isyan için hayati önem taşıyacaktır. Onlara göre başarılı bir isyan, Çin’in adada gözetleme yeteneği kurma yeteneğini devre dışı bırakmayı gerektirecektir. Bu stratejistler, Çin’in gözetim önlemleri kullanarak Hong Kong’u sakinleştirmesini, bu yöntemin başarısının kanıtı olarak gösteriyorlar.
Savaşı Denizle Sınırlamak. Amerikalı stratejistlerin diğer önerisi, savaşı Çin ana karasına taşımadan denizle sınırlamak ve Çin’i denizde yıpratmak. Savaşı denizde sınırlandırmak isteyenlere göre ABD, Çin ile bir savaşta birinci öncelikle, yaklaşık 100 deniz mili uzaktaki Tayvan Boğazı da dahil olmak üzere deniz alanından geçen tüm Çin güçlerini ve üzerindeki hava sahasını kontrol etmeye çalışacaktır. ABD Donanması için bu, daha büyük bir denizaltı savaş kuvvetine, mayınlara ve daha çok sayıda, daha uzun menzilli, ancak daha az karmaşık/daha az maliyetli uçak ve füzelere yatırım yapmak anlamına gelir. İkinci öncelik, Çin’in okyanuslar, uzay ve siber uzay dahil olmak üzere küresel müştereklere erişimini engellemektir. Bu, Çin kıyılarının ötesine güç intikalini hedefleyen saldırı eylemlerinin yanı sıra ABD’nin okyanus alanları, uzay, siber uzay ve elektromanyetik spektrumdaki hakimiyetini sürdürmesini sağlamak için hem saldırı hem de savunma eylemleri için yetenekler gerektirecektir. Diğer yandan Rus sancak gemisi Moskova Kruvazörünün Yılan Adası civarında batırılması olayından sonra, Çin’in Rusya Ukrayna krizinden çıkardığı dersler göz önüne alındığında Tayvan Harekâtı için Çin Donanmasının ve Özel Kuvvetlerle denizaltı ve mayın filolarının ciddi yeniden yapılanma ve strateji değişikliğine gitmesi sürpriz olmayacaktır. Zira ABD, bu sularda güçlünün deniz kontrolünden zayıfın denizlerin kullanımının reddine (Sea Denial) geçmek zorunda.
Entegre Caydırıcılık Zarar Verir. Bu stratejistler son zamanlarda gündeme gelen entegrecaydırıcılık (Integrated Deterrence) stratejisini eleştiriyorlar. Bu stratejinin ana çerçevesi tüm kuvvetlerin ayrı yetenek havuzunda oluşturdukları ateş gücünü Çin üzerinde kullanma tehdidini içeriyor. Eleştirenlere göre ABD eğer Tayvan’ın savunmasına fiilen katılırsa bu durum kaçınılmaz şekilde Amerikan Çin savaşını tetikler. ABD, Ukrayna’da bundan kaçındı ve başkalarını kullandı. İki avantajı vardı. Birincisi kendisi için savaşacak ucuz Ukraynalı asker ve lejyonerlere sahipti. İkincisi ucuz Ukraynalı askerleri Polonya ve Romanya üzerinden sevk edilen batı silahları ile buluşturacak coğrafi avantaja sahipti. Sorun Tayvan halkı Amerikan jeopolitik çıkarları için Ukraynalılaşmayı kabul eder mi? (2019 da Milli Gelir 1,1 Tn Dolar; Fert Başına Gelir: 25,000 Dolar) Tayvan, Ukrayna gibi Polonya benzeri bir vekil devlet ile sınırdaş değil. Bir ada devleti ve deniz/ hava köprüsüne bağımlı. ABD Tayvan’da Çin’in donanma ve hava baskısı altında bu avantajlara sahip değil ve doğrudan harbe müdahil olursa işler karışır. Böylesi bir durum Pasifik’te Guam ve Hawaii adalarındaki askeri üsler başta olmak üzere Amerikan topraklarındaki askeri hedefleri ve 1. ve 2. Adalar zinciri içinde Çin ateş gücü etki alanında kalan Amerikan donanma gemileri ve hava unsurlarının hedef alınmasını tetikler.
Diğer yandan Japonya, Başbakan Fumio Kishida’nın geçmiş deklarasyonlarına göre askeri olanaklarıyla Tayvan’ın yanında yer alırsa, Doğu Çin Denizindeki Diayou/Senkaku adalarını kısa sürede kaybedeceği gibi, tüm deniz ve hava üslerine yoğun hava ve füze saldırılarına maruz kalır. Çin halkı ve askerindeki 1931-1945 arasında Japonların Çin’de yaşattıklarınakarşı duyulan hisler Rusların Nazilere karşı duyduklarından pek de farklı değil ve canlı tutuluyor. Ayrıca Okinawa Adası başta olmak üzere ülkedeki tüm Amerikan üsleri şüphesiz Çin’in birinci sınıf hedefi olur. Böylesi bir çatışma ve tırmanma şüphesiz son tahlilde Tayvanmerkezli deniz hava savaşını bir anda ABD, Japonya ve Çin’in ana karasındaki stratejik hedeflere saldırıları da tetikleyecek savaşa dönüşür. Bu arada Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki bilek güreşinin de fiili çatışma safhasına geçeceğini söylememiz kehanet olmayacaktır. Avustralya’nın durumunu kestirmek kolay değil. Zira eğer o da fiilen Çin’e karşı askeri güç kullanırsa kazanacakları kaybedeceklerinin yanında küçük kalır.
Nükleer Yanlış Anlama Diğer yandan bu savaşta ABD olur da Çin ana karasına denizaltılardan atılan Tomahawk tipi cruise füzelerini kullanırsa bunlar aynı zamanda nükleer başlıklı olma özelliğine de kavuşturulduğu için Çin, bunu nükleer bir saldırı olarak algılayıp Amerikan ana karasına nükleer başlıklı füzeler ile saldırıyı bile başlatabilir. Bu korkunç senaryo Amerikan stratejistleri için kâbus olmalıdır. Hatırlatma yapalım. 2 Şubat 2018 günü açıklanan ABD Nükleer Silahlar Durum Değerlendirmesi (NPR-Nuclear Posture Review) ile Trump Yönetimi nükleer yeteneklerin artırılmasını hedefleyerek nükleer saldırı denizaltılarından (SSN) atılacak Tomahawk tipi cruise (gezginci) füzelerinin (SLCM) ve SSBN‘lerden atılacak yeni tip balistik füzelerin düşük şiddette nükleer savaş başlığı ile donatılmasının önünün açılması direktifini verdi. Bu karara en büyük tepki Rusya’dan geldi. Amerikalıları ikaz ettiler. Yanlış anlaşılma olur dediler. Ancak Amerikalılar dinlemediler. ABD Donanmasında önceden de nükleer Tomahawk füzeleri vardı, ancak George W. Bush döneminde bu füzeler Japonya veya Güney Kore üzerinde kaza ile düşerse endişesi ile kaldırılmıştı. Şimdi Rusya, Kuzey Kore, İran ve Çin bahanesi ile Pentagon’un isteği daha gelişmiş teknolojiler uygulanarak gerçekleşti. Bu durumun karşılıklı yanlış hesaplara neden olacağı açıktır. Zira atmosfer dışına çıkmasa bile bir Amerikan denizaltısından atılan Tomahawk füzesinin nükleer olma potansiyeline karşı Rusya veya Çin’in nükleer balistik füze ile karşılık vermeyeceğini kimse garantileyemez.
Sonuç. Çin’in Tayvan’a müdahalesi Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ile kıyaslanamaz. Kısacası Tayvan Ukrayna olmaz. ABD bunun farkındadır. Ancak Çin’in Pax Americana yerine Pax Sinica geçişine de izin vermeyeceği açıktır. Sorun bu hesaplaşmanın ne şekilde ve ne zaman ve nasıl başlayacağı sorunudur. Pasifik’te büyük çaplı bir krizin savaş dönüşmesi ABD’nin Akdeniz, Karadeniz ve Ortadoğu havzalarından ciddi anlamda güç ve kaynak aktarımını tetikleyecektir. Bu durumda Avrupa yalnızlaşırken, kendi yetenek ve olanakları ile ABD tarafından şeytanlaştırılan Rusya ile karşı karşıya kalacaktır. AB ve NATO, ABD askeri deniz ve hava köprüsü olmadan Rusya ile baş edemez. O nedenle yakın dönemde Pasifik’te tansiyon arttıkça AB içinde Rusya ile normalleşme ve yakınlaşma sürecine girecek ülkeler artacaktır. Türkiye başından itibaren aktif tarafsızlık uygulayarak doğru bir siyaset izlemiştir. ABD tarafından kışkırtılan Yunanistan’ın Türkiye ile tansiyonu artırarak bölgede yeni bir istikrarsızlık tuzağına dikkat edilmelidir. Yunanistan batıdan emir almadan hareket etmez. Türkiye Pasifik cephesindeki gelişmeleri yakinen takip etmeli, Yunanistan en uç kışkırtmalara girişse bile soğuk kanlı, gücünü hukuk ve diplomasiden alan hareket tarzlarından taviz vermemelidir. Unutulmamalıdır ki Türkiye’de hangi iktidar olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1000 yıllık anayurdunun ve onun ayrılmaz parçası Mavi Vatanının jeopolitik çıkarlarını harcamaz. Harcatmaz. Onların kumpas ve kışkırtmaları varsa bizim de zamanımız var. Zaman Türklerin zamanıdır. Batı hegemonyası çökmektedir.
(Kitap Tavsiyesi: Funda Songur tarafından yazılan ‘’Osmanlı Donanmasında Lojistik’’ başlıklı kitap (Timaş Yayınevi) uzun ve kapsamlı bir araştırmanın sonucu. Konuya ilgi duyan araştırmacılara tavsiye ediyorum.)
Cem Gürdeniz