Okyanuslar yerkürenin neredeyse ¾ ünü kapsıyor. Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 80’i okyanus ve denizler üzerinden yapılıyor. Küresel bazda okyanuslar ve denizler üzerinde hareket halinde ya da limanlarda bekleyen 150 ülkeye ait 104 bin ticaret gemisi mevcut. Ticaret gemileri olmasaydı, dünya nüfusunun yarısı aç, diğer yarısı da soğuktan donuyor olurdu. 2011 yılında kabaca 9 milyar ton yük denizler üzerinde hareket etti. Dünya ticaretinin yük olarak % 80’i, değer olarak % 70’i denizler üzerinden yapılıyor. Kabaca 18 trilyon dolarlık bir ticaret hacminden bahsedebiliriz. Taşınan yüklerin % 30’u gelişmiş devletlere yönelikken, geri kalanı gelişmekte olan ekonomilere yönelik. Günümüz dünya filosu 104 bin gemi ile 2007’den sonra % 40 büyüdü.
Okyanus ve Denizlerin Önemi. Ticaret gemilerinin kullandığı rotalar ve özellikle mega limanların emniyet ve güvenliği dünya ekonomisinin istikrarı için kaçınılmaz önemde. (Örneğin, Hürmüz Boğazı’ndan küresel petrol akışının yüzde 20’si geçiyor.) Bu düzen bozulduğunda karşılıklı bağımlılığın had safhada olduğu günümüzde ekonomiler alt üst olabilecek. Örneğin ABD ile Çin ya da Kanada ile ABD arasında dakikada 1 milyon dolarlık, Japonya ile Çin arasında yarım milyon dolarlık ticaret var ve bu ticaretin yüzde 85’i deniz yolu ile yapılıyor.
Okyanusların dipleri dünyada kullanılan petrolün yüzde 30’unu doğal gazın yüzde 50’sini sağlıyor. Günümüzde karalardaki kaynakların ekonomik potansiyeli aşırı tüketimden dolayı sınıra dayandığından, devletler denizlerin diplerine yöneliyor. Bu durum da devletler arasında deniz yetki alanları ihtilaflarını yaratıyor. Diğer yandan balıkçılık da küresel protein ihtiyacının büyük bir bölümünü karşıladığından, deniz yetki alanları sadece enerji güvenliği perspektifinden değil, gıda güvenliği perspektifinden de önem arz ediyor. Bu tabloya siber güvenliği de ekleyelim. Bilişimde kullanılan bilgi iletişiminin yüzde 95’i denizler ve okyanuslar altından geçen fiber optik kablolar yolu ile yapılıyor. Tüm bu saydıklarımıza karalara deniz aşırı ve kıtalar arası güç intikalinde en önemli seçeneğin deniz yolu olduğu da eklenirse geçmişte olduğu gibi bugün de savaş gemileri öne çıkıyor.
Küresel hegemonyanın anahtarı ordular veya uçaklar değil, donanmalardır. Bu gemilerin harekat alanları ile için yabancı devletlerde üs temin edilmesi jeopolitik çekişmelerin başında geliyor. Avrupa Atlantik yapı için günümüzde Suriye’nin Tartus limanının Rusya’ya kapanması ve sözde Kürdistan’ın kuzey Suriye üzerinden Akdeniz’e çıkması en önemli hedefler arasındadır. Çin ve Rusya için Afrika, Akdeniz ve Hint Okyanusunda üslenme benzer önemdedir.
Donanmaların Yeri. Dünya üzerinde toplam 193 ülkenin sadece 70’inin donanması var. 70 devlet haricinde 43 ülke de 10 ya da daha az sayıda savaş gemisi ile sembolik ve küçük deniz gücüne sahipler. Okyanus ve denizler üzerinde Türkiye dahil 70 devlete ait her an için 700-800 gemi hareket halindedir. Diğer taraftan küresel etki yaratabilecek yetenekte beş ülke mevcuttur. Bu satırlar yazılırken Kuzey Atlantik, Kuzey Buz Denizi ile Pasifik ve Hint Okyanuslarının derinliklerinde BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi beş devlete ait nükleer balistik ve hücum denizaltılarının bazıları hareket halindeydi. Günümüzde küresel çapta büyük güç olmanın gereği uçak gemisi ile nükleer denizaltılara sahip olmaktan geçiyor. Beş üyenin de bu tip gemileri var. 20 yıl önce Çin’in 1 nükleer balistik füze denizaltısına karşılık, ABD’nin 34 denizaltısı varken bugün ABD’nin 14 denizaltısına karşılık Çin’in 3 denizaltısı var. (Ayrıca 2 adet inşa halinde) ABD donanması bütçe sorunları nedeniyle küçülürken Çin donanması büyüyor. Bu nedenle ABD, 2009 yılından itibaren Donanmasının yüzde 60’ını Pasifik’te sürekli konuşlandırma kararı aldı. Günümüzde her an için 50 Amerikan savaş gemisi Pasifik Okyanusu’nda faaliyet halinde. Bu durum küçülen ABD Donanmasına ağır yük getiriyor, zira donanmada bütçe kısıtlamaları nedeniyle her sene mevcut 286 savaş gemisinin yüzde 20’si yıllık teknik yeterlilik denetlemelerini geçemiyor ve ancak 220 gemi ile görev yapabiliyorlar.
Rusya donanması da diğer yandan büyümeye ve modernleşmeye devam ediyor. Rusya’nın da bir Pasifik gücü olduğu dikkate alınırsa Rus-Çin ortaklığının denizde büyümesi ABD’yi rahatsız ediyor. Her iki ülkenin denizde dengelenebilmesi için ABD, Pasifikteki dost ve müttefiklerinin donanmalarının büyümesini teşvik ediyor. Çin ve Rusya da başta Pasifik ve Hint okyanusu sahildarları olmak üzere başta Pakistan ve Hindistan olmak üzere bölge ülkelerine yüksek teknoloji gemi ve silah sistemleri satışına devam ediyor. ABD de bölgedeki son 60 yıllık üstünlüğünü devam ettirebilmek için Çin’e üs kolaylığı veren Pakistan gibi ülkeleri caydırmaya çabalıyor.
Hesaplaşma Karalarda Değil, Denizlerde. Yeni jeopolitik ortamın şekillenmesinin okyanus ve denizlere yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Tarihten alınan dersler de bunu söylüyor. Örneğin Hitler’in donanmaya önem vermeyip, Kriegsmarine’in yeni inşa programlarının tamamlanmasını beklememesi, pek çok tarihçiye göre savaşın sonucunu değiştirmiştir. Sonuç olarak denizde silahlanma artarak devam edecek. 21nci yüzyılda küresel hegemonyanın başta hidrokarbon kaynaklarının kontrolüne yönelik el değiştirmesinin nihai hesaplaşması, Kırım, Osetya, Ukrayna, Ortadoğu ve benzeri gibi güncel çatışma alanlarında değil, denizde yaşanacak.
Cem Gürdeniz