ONCA YOKSULLUK VARKEN

“Onca Yoksulluk Varken”, çocukken Ankara-Ulus’taki sokak sergilerinde gördüğüm, adından dolayı çok dikkatimi çekmiş bir kitaptı. Gerçekten çok vurucu, çok etkileyici bir adı vardı değil mi? Onca yoksulluk varken, bu haksızlıklar, adaletsizlikler, bu mutlu azınlık, bu sessiz çoğunluk nedendi?

Sonra yok oldu bu kitap. O zamanlar daha çok Teksas-Tommiks müdavimi olduğum için de, okumak nasip olmadı.

Dünya 70’lerin dünyasından çok farklı bir yöne evrildiğinde, bu kitabı okuyabildim ancak.

Bilim ve teknoloji daha gelişmiş, insanlık daha da ilerlemiş ama yoksulluk ve eşitsizlikler baki kalmıştı.

Kitabın yazarı aslında ünlü Fransız edebiyatçısı Romain Gary idi. Ancak Emile Ajar takma adıyla bu kitabı yazmış ve ülkesinin en büyük edebiyat ödüllerinden birini (Goncourt) kazanmıştı.

Roman, annesi hayat kadını olan bir Arap çocuğu ile Alman toplama kamplarından kurtulmuş ve hayat kadınlarının çocuklarına bakarak geçinen yaşlı bir Yahudi kadının öyküsünü anlatırken, gündemdeki Arap-İsrail çatışmasına, Fransa’daki azınlıkların sorunlarına, demokrasi beşiği olarak bilinen ülkenin katı ve insanlık dışı kurallarına ince ince göndermeler yapar ve tüm önyargılara karşın insan ruhunun derinliğini ve sevgiye açlığını dile getirir ki, finalde 14 yaşındaki hayatta kimsesi olmamış Arap çocuğu, bu dünyada kendisini sevip, korumuş tek insan olan Yahudi kadının ölmüş bedeniyle, bir bodrum katında günlerce birlikte kalır. Ve yazgısı başlangıçta karşı kıyı olarak yazılmış bir insan için hayatta yalnız kalmak yerine, kokmasını önlemek amacıyla, üzerine aralıklarla kolonya döktüğü bir cesetle günlerce bir arada yaşamak evlâdır.

Filmlere de konu olmuş romanın, en son çekilen versiyonlarından birinde ilerlemiş yaşına karşın Amerikalıların deyimiyle tüm zamanların en güzel kadınlarından biri olan Sophia Loren oynamıştır.

Kitabı neden takma adla yazdığı sorulan yazar ise kendi adından çok sıkıldığını ve farklı bir isim denemek istediğini söylemiştir.

Sonuçta her yerde var olan kartellere ve kayırmacılığa karşı farklı ve bilinmeyen bir kimlikle edebiyat dünyasında başarı kazanmak da başlı başına bir güzellik değil midir?

Sizin için okuyan ve anlatan

Prof. Dr. SÜLEYMAN KALMAN