Orası Artık Gazimağusa

Netflix’ten Türk düşmanı yeni bir davranış.

Bu kez de, geçtiğimiz günlerde 50.yıl dönümü büyük bir coşkuyla kutlanan Kıbrıs Barış Harekâtı hedef alınmış.

Bir Rum’un yönetmenliğini ve oyunculuğunu üstlendiği Yunanistan ve GKRY ortak yapımı Famagusta adlı dizi, önümüzdeki günlerde gösterime girecekmiş.

Tarihi gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan sahnelerle, Türklerin yine tahkir edilmesi hedeflenmiş.

Zaten bir Rum’dan başka bir davranış beklemek de hayal dünyasında gezinmekle eş değer.

Garantör ülke Türkiye, Kıbrıs bunalımında dünya barış ve dengelerinin korunması adına sağduyulu ve yapıcı davranmıştır.

Zamanın Güçleri’nin sessiz kaldığı bir harekâtı başarıyla gerçekleştirmiş, konuşlandırdığı ordusu ile özgürlük ve istikrar ortamı yaratmıştır.

Harekata zorlayan asıl nedenler, Yunanistan kaynaklı darbe ve Rumların 1960’lı yıllardan beri yaptığı sayısız Türk katliamlarının önüne geçilmesidir.

Yönetmen, Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşmesi için kurulan ENOSİS’in önderlerinden olan Makarios’un, Türk askerlerinin adaya ayak basmasına saatler kala BM Güvenlik Konseyi’ndeki tarihi konuşmasını dikkate almalıydı ki, tarihi gerçeklerle yüzleşebilirdi.

‘Yunanistan’ın Askeri Rejimi Kıbrıs’ın bağımsızlığını ihlal etmiştir. Yunan Cuntası Kıbrıs halkının demokratik haklarına zerre kadar saygı göstermeden, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına ve egemenliğine zerre kadar saygı göstermeden diktatörlüğünü Kıbrıs topraklarına yaymıştır.’

Yunanlı olsun Rum olsun ya da bu ikiliye müzahir ülkeler olsun, tarihi çarpıtma gayretinde olanlar hep aynı hikâyeyi yazar dururlar.

Durdukları yer, seksenlik Yunan’ın hezeyanındadır.

1Korkma… biz seni, karını, çocuklarını ve hatta kendini o kadar çok seviyoruz ki, sizi Yunan askerine vermeyiz kendi ellerimizle keseriz.’

İşte Rum yönetmenin yaptığı ya da yapmaya çalıştığı da bu…

Türk ne ise onun bağrından kopan ordusu da o gün bugün hep aynıdır.

1453: Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde, Rumları sürgün edebilir, dinlerini değiştirmesine zorlamada bulunabilirdi. Ama yapmadı.

1922: ¨Ordular İlk hedefiniz Akdeniz¨ diyen Mustafa Kemal, geri çekilme esnasında her tarafı yakıp yıkan Yunanistan’ın, çizmeleri altına serilen bayrağının üstüne basıp geçebilirdi. Ama yapmadı.

1974: Türkiye’nin haklı politikasının zarar görebileceğini düşünen Bülent Ecevit, zafer sarhoşluğu ile hem Türklere hem de Rumlara barış getiren harekâtı belirlenen hedeflerin ötesine taşıyabilirdi. Ama yapmadı.

Türklerde ki Allah korkusu ve vicdanının sesini en iyi bilenlerden İstanbul Rumları, Yunanlıların 1919’da ve 1974’te yapmaya çalıştıklarına kızarlar ve Türk’ün hakkını Türk’e vermenin en doğru yol olduğunu savunurlar.

Bugünlerde iyi niyetle sürdürülmeye çalışılan Türk Yunan görüşmelerine bu ve bunun gibi çomak sokacak, zihinleri karartılmışlar çıkacaktır.

O gün bugün hep ağlaşan ve çözümü üçüncü tarafta arayan Yunan ve Rum liderleri atsınlar içlerindeki ezikliği, engellesinler rezaleti, göstersinler samimiyetlerini de bir görelim.

Ve Türkiye…

  • Zamanlamayı (Deadline) içeren yol haritası, dünya ya ilan edilmelidir.
  • Sağduyu sahibi İngiliz politikacıların söylemleri dikkate alınarak, garantör ülke İngiltere’de gündem yaratılmalıdır.
  • KKTC’nin tanınması için BM listesindeki ülkelere girişimde bulunulmalıdır.
  • Tarihin en büyük mücadelelerinden biri olan Çanakkale Savaşları’nı çarpıcı detaylarıyla anlatan Tolga Örnek’in yönettiği GELİBOLU Belgeseli seviyesinde, KIBRIS Belgeseli yapılmalıdır. 
  • Türk halkı, bir turizm cenneti olan KKTC’ye yönlendirilmelidir.

Son sözse; Tarihi gerçekleri zamanın ötesine taşıyabilecek, proaktif yaklaşım modeli benimsenmelidir.

1Yunandan Dost Olmaz/Özdemir KALPAKÇIOĞLU

İsmet Hergünşen