İNGİLTERE PARLAMENTOSU’NDA İKİNCİ OYLAMA

Birinci Dünya Savaşı içinde gerçekleşen “Çanakkale Savaşları”, Türklerin vatan sevgisinin ne olduğunu tüm dünyaya anlattığı destansı bir hikayedir.

Denizde ve karada kazanılan bu zaferle, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” gibi büyük bir komutan ve önder, “18 Mart 1915” deniz zaferinin simgesi olan “Nusret Mayın Gemisi” ve onlarla bütünleşmiş bir “Çanakkale Geçilmez” Türk tarihine altın harflerle yazılmıştır.

Boğaz Harbi ile Türkler bir destan yaratırken, İngiliz Donanması efsanesi yerle bir olmuştur.

Yıllardır İstanbul’a ulaşmayı hedefleyen, diğer yandan da Türkler’den kurtulmayı hayal eden Fransa ve İngiltere’nin harp gemilerinden oluşan Birleşik Donanması, bedelini Çanakkale Boğaz sularına gömülerek ve ağır hasar alarak ödemiştir.

İngiltere Parlamentosu’nun, “Ermeni Techiri’ni tarihsel ve hukuki mecrasından çıkaran” 9 Kasım 2021 tarihli oylama sonrasında, ikinci oylamayı Çanakkale Zaferi’nin 107. yılı olan “18 Mart” gününe denk getirmesi, nasıl bir ruh hali içerisinde olduklarının göstergesidir.

Techiri çarpıtan Avam Kamarası Milletvekili Tim Loughton’un, “Dünya genelinde 31 ülke tarafından resmi olarak sözde soykırımın tanındığını ve işlenen suçlara yönelik tehlikeli bir mesaj verme riski yarattığı” açıklaması, “Tasarının siyasallaştırıldığının” itiraf edilişidir.

Bu çabanın altında yatan en büyük gerçek, Ermenilerin zamanın emperyalist güçler tarafından kullanıldıklarını ve Türklere uygulamış oldukları katliam ve eylemleri örtme çabası ile Yahudi soykırımını ikinci plana atma düşüncesi vardır.

“Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir ingiliz geçmiştir.” sözünü doğrularcasına, Türkiye ve Ermenistan arasında kapıların aralandığı bir dönemde tasarının gündeme getirilmesi, bölgede barış ve huzurun pek de istenmediğini göstermektedir.

Kanıt olarak başvurdukları ise kurguladıkları yalan ve düzmece belgelerle, misyonerlerce tek taraflı yazılmış politik raporları içeren “Blue Book/Mavi Kitaptır.”

Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar ve Osmanlı Devleti aleyhine kamuoyu oluşturmak için bu kitabı hazırlayıcılarından biri olan İngiliz Tarihçi Profesör Arnold J. Toynbee, hatıratında şöyle diyecektir.

“O tarihlerde İngiltere Krallığı Hükümetinin bu faaliyetinin arkasında yatan politikalardan habersizdim. Sanırım Lord Bryce de öyleydi. Belki de bu bir şanstı. Çünkü eğer gözlerimiz açılsaydı sanırım ne Lord Bryce ne de ben, İngiltere Krallığı Hükümetinin yüklediği bu işi yapardık.”

Sözde soykırım savunucularının konuyu siyasallaştırmasının asıl nedeni, tezlerine referans olarak gösterdikleri bu ve diğer kaynakların, objektif tarihçiler önünde yapılacak uluslararası bir tartışma ortamında geçersiz sayılacak endişesidir.

Kaldı ki, Ermeniler’in ilk başbakanı Ohannes Kaçaznuni’nin 1923 yılında bir Taşnak Kongresi’nde, “Osmanlı tehcirde haklıydı, biz ihanet ettik.” cümlesi meselenin özüdür.

Bu kongrede Kaçaznuni’nin, “Taşnatsutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok” adını taşıyan raporu, bugün Ermenistan’da yasaktır. Rus Devlet Arşivi’nde bulunan doküman, Avrupa ve ABD’de kütüphane kataloglarında isim olarak yer almakta, ancak kendisi yoktur.

Milletler Cemiyeti dahil ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve İran arşivlerini tarayan ve arşivlerini açan Türkiye’nin, gerçekleri içermeyen iddiaları kabul etmesini beklemek, beyhude bir çabadır.

Arşivlerden gerçeği öğrenmek istemeyen Avam Kamarası’nın, hem Rumların 1963 yılında Kıbrıs Türkleri’ne karşı giriştikleri soykırıma hem de 1970 ve 1980’li yıllarda ASALA tarafından Türk Diplomatlarına yönelik terör saldırılarına bakması bir zorunluluktur.

Ha keza; atalarını hiçte aratmayan günümüz Ermenileri’nin, 1992 Azerbaycan Hocalı katliamı ile Dağlık Karabağ’da gerçekleştirdikleri vahşet de ortadayken, hezeyan içinde olan Avam Kamarası, soykırım ve techir arasındaki farkı görebilecektir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurulması projesinin 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması ile ortadan kaldırıldığını” NUTUK’ta yazarak, son noktayı da koymuştur.

Son sözse, “Tarihi ve hukuki gerçeklerle bağdaşmayan kararlar, Türkiye ve Türkler için yok hükmündedir”

İSMET HERGÜNŞEN